23 Şubat 2016 Salı

ÖZGEÇMİŞ

Ö   Z   G   E   Ç   M   İ   Ş                                           
 
 Uyruğu 
  T.C 
 Doğum Yeri
 Tokat ( Merkez )
 Doğum Tarihi
1966
 Askerlik Durumu
 1993 -1995 Yd.Sb olarak yaptım.
 Medeni Durum
 Evli.1 Çocuk

 Lise:
 Erzincan Tarım Meslek Lisesi 1984
 Üniversite:

 Hacettepe Üniversitesi İç Mimari ve Çevre Tasarımı 1988-1992
HİZMET  ve İŞ TECRÜBESİ:  ( İşe giriş tarihi ve konumu ) 14.01.1985 iş girişi.  Tarım ve Köyişleri Bakanlığında Ziraat Teknisyeni
 1992 Sonrası Mimar ve mimari büro şefi olarak,2011  Ağs.-2012Ağst   İstanbul Ticaret Üniversitesi 
YTD-Yapı  Teknik Daire Başkanlığı
YÖNETİCİLİK TECRÜBESİ:
1985  Yıldızeli İlçe Tarım Md lüğünde Z.Müh.Ataması yapılana dek İlçe müdürlüğüne vekalet,
1987 Tokat İl Tarım Md.lüğünde Çiftçi Eğitim şubesinde Basın-İletişim  birimi şefliği,
1998 -2011 Arası İstanbul Tarım il Md.lüğünde İdari ve Mali İşler  Şb Md Vekilliği ve
Yapı İşleri Bölümü Şefliği. Görevde Yükselme İl Md  Yrd.Kursunu dereceyle bitirdim, atama bekliyorum.
YABANCI DİL: Eng.( intermediate english)
BİLGİSAYAR :  Autocad-Corel-A.Photo Shop-Ofis
MİMARİ AKTİVİTELER:  Tokat’ta ve İstanbul’da  tarihi ev ve eserlerin; restorasyon, renovasyon, resitüsyon çalışmalarına katıldım. Restoratör Mimar Ernur Kalender’e  ait  Pera Mimarlıkla  restorasyon ağırlıklı  projelere katıldım  • Tokat il Özel İdaresinde ve Valilik Planlama Müdürlüğünde çalıştım • Tokat Valilik R.YAZICIOĞLU Konut Koop.Staj yaptım. • Kırsal kalkınmaya sera  tasarım dest.çalışmaları  • Muhtelif  mimari detay ve taslak çalışmaları  • Pendik Dericilik Enst. Giriş-Satış kısımları planı  • TKB İstanbul İl Md. Otopark-çevre düzenlemesi ve bitkisel  rölevesinin yapılması.(İ.Ü/S.O.S  işbirliği ile) • İl kontrol Lab. Md.lüğü  rölevasyon ve renovasyon  taslakları• TKB.Gn Md.lük revizyon ve dekorasyonu, eğitim  organizasyonları    • Halkalı ZML - Ziraat Meslek Lisesi   Müze küreasyon ve resitüsyonu etüd - koordinasyon  görevlerinde bulundum. • Halkalı ZML  (Sabahattin Zaim Ünv) içinde Tarım Bakanı için yapılacak çalışma ofisi  için tarihi mekanda resitüsyon mimari  projesinde çalıştım. • SA-MİM Projesi  Zirai Saha ZMD (Zirai Media Destek Projesi, sürmekte olan en son kurum çalışmam olup, uy-ge / Uygulama-Geliştirme aşamasına gelinmiştir.
GRAFİK-KİMLİK AKTİVİTELERİ:   Muhtelif  konu , şekil,miktar ve zamanlarda çok miktarda; Profesyonel afiş,  lifted, broşür, illüstrasyon, karikatür ve video (vtr) çalışmaları  • Amblem  ve logo konusunda Türkiye  ölçekli yarışmalara  katıldım. Tokat  GOPÜ Üniversite  amblem  birinciliği  ve çeşitli derece, mansiyonlarım var)  • Turistik, illüstratif  kartpostal  çalışmaları.  •  Gıda-güvenliği-Denetimi boyutunun e-devletle etkin entegrasyonu için  kullanışlı ve gelişkin bir yazılım-uygulama projesi  •  Gıda Platformu kur. Kimlik çalışmaları  • 2008-EBK  Kur. Kimlik ön çalışması .
İLGİ ALANLARI:  Güzel  Sanatlar-Peyzaj-Tasarım- Edebiyat-Müzik-Gezi-Araştırma
SOSYAL FALİYETLER: TGT-Toplum Gönüllü Teşekkülleri (stk)faaliyetleri 2007 U.Sivil Toplum fuarı-İslamofobia  konf).Otomobil  hizmet-sekt. ile ilgili tekno-sanayi yapılanması sürecine İSTOT  TGT si (stk) organizasyonu-Dünya Yetimler Eğitim Vakfı Mtv. Dersaadet Platformu kurucu üyeliği-İstanbul Siyaset Stratejik Düşünce Derneği- Spor Dost Hareketi


AHŞAP ve AHŞAP FUARI 2016

AHŞAP ve AHŞAP FUARI

2016 YAF İstanbul Ahşap Fuarına  ziyaretçi olarak katıldık. Fuarın  iyi yanlarını, eksikleri ve ahşabın halihazır durumuna geleceğine dair görüşlerimizi ahşap dostu  bir  Mimar, yurttaş ve insan  zaviyelerden paylaşmak gereği hissettim.
Öncelikle tanıtımı, katılımı,  organizasyonu çok zayıf bir fuardı. Fuarın son gününe  gelenleri  “-5 kotunda  daracık bir katta” hayli uzun kayıt kuyrukları  sürprizi karşıladı, sinirler gerildi, zorlu bir sabır süreci ile fuar alanına girdik.
Malum fuarlarda son gün toplanma günü gibidir, bazı kurum kimliği ham firmaların erkenden kaçtığını da hesaba katarsak, katılım pazar gününe mahsus olarak mı azdı diye merakımı stand görevlileri ile paylaştığımda katılımın azlığından onlarda şekvacı oldular.
Ahşabın ve ahşap sahasının çok yönlülüğüne hatta inovasyona dönük  yönü , asimetrik  başkaca bakir sahalarla yüksek bağına  dikkatle alarak baktığımda, firma ve çeşitlilikçe zayıflığı ve  uzmanlık alt sahaları itibariyle yavanlığı dikkat çekiciydi. Başta Nasreddin grup gibi çok yönlü ve inovasyonu seven, aile ruhlu sınırlı firmalar da olmasaymış  son derece yavan ve ziyareti gereksiz ve faydasız bir fuar demek hilaf olmazdı.
Yapı sahasında “Kentsel Dönüşüm” sürecinin şehirleri başta İstanbul  olmak üzere şehirleri allak bullak eden  fırtınasından  bir an ayrılıp  İstanbul Kongre Merkezinin -5. Kattaki ahşap fuarına indiğimde aşağıda o fırtınadan eser kalmadığını görüyoruz. Bura da tabir i caizse ağaçlar şekilden şekilde girmiş ama, yapraklarda  kıpırdama yok.
Bu durgunluğun geri planını sorguladığımızda ahşap mı yapı sektörüne küskün, yapı sektörü mü kadim dostu ahşabı mı dışlamış, yoksa sahte ahşaplar gerçek ahşap ürünlerin önüne mi geçmiş, bilinmez ama aralarına bir soğukluk bir yabancılaşma olduğu aşikar.
Dünyadan ülkelere, kültürlerden şehirlere, kırsaldan tabiatın bâkir noktalarına uzayan sosyal silsile de, içtimai hayattaki hızlı bir dünyevileşme, (sekülerleşme)nin  sürdüğünü hatta  atomizasyon evresine  geçtiğini görebiliriz Öyle ki bu süreç sosyal sahadaki yabancılaşma, ayrışma ve çözülme  tesirini sektör sektör  başkaca sahalara aksettirdiğini görürüz.
Örneğin halkın yetiştirmek, eğitmek için bin bir cefasını çektiği aydın, önder, yönder  diye hürmet gösterdiği kişiler kültürüne, insanına, bayrağına nasıl ki  yabancılaşabiliyor,  toplumuna ışık  ve şifa vermez, hatta zarar verir hale dönüşüyor. Ana  ya da ara tüm sektör aktörlerinin, benzer şekilde yabancılaşmadan payını aldığını görürüz.
Coğrafyasına, cumhuruna, yurttaşına, ümran, konfor sağlaması gereken, en temel insan hakkı olan konut ihtiyacını ve iç ihyasını karşılaması gereken konut sektörü, Hoca NASREDDİN’in nas ve kıssalarındaki gibi “Para verenlerin düdüğü”, obuvayı, hatta borazanı kaptığı ortadadır.
Önce sahanın dili yabancılaşmış; recidence, plaza, park, group, resort, life, store, garden, home, city, venedic-brooklyn park ve daha nicesi saha dilini istilâ etmiştir. Ahşap sektörü wood, constructıon, plywwod, deck, furniture, woden houses, parke lam, wood pen, mat rıde vs  farkı ile bu dil  istilasından payını almıştır.
Baktığımızda bir sahada yabancılaşma unsuru   ne kadar çoksa, saha dili ne kadar yabancı kelime istilasında ise o sahanın o kadar dışa bağımlı olduğuna şahit oluyoruz.
Ardından teknik bağımlılık geliyor. Yapı sahası açısından bakarsak örneğin seramik İtalya’ya, yalıtım Fransa’ya, yapı kimyasalı Almanya’ya, vinçler İngiltere’ye  bağımlı. Yapı sektörünün Alıcıları genelde yabancı özel de  petrol zenginleri. Sahanın bize  kalan kısmı Milletin mimar mühendis evlatlarının bedava giden  emeklerinin adresi  proje ofisleri başta tüm ameliye işleri olduğunu görürüz.
Sahanın halihazır fırtınalı halinin tozu, kaosu, tahribatı, rüzgar ve gün ışığını  gasp eden dev beton kütleler, üstelik  kente  de kentliye de bir fayda katmayan, yol, alan, hacim imkan kazandırmayan enerji verimliliği sağlamayan bereketsiz, cimri, hasis ve vükela bir duruş ise halka  hatıra kalıyor.
Yapı sektörü özelinde ahşap sahasına baktığımızda yapıdaki genel halin ona da  yansıdığını görürüz. Ahşap sahasının önemli ölçüde ithalat bağımlısı olduğunu görürüz. Fuardaki fiyatlar zaten sektörün aynası. Dolar ve Euro bazlı  bir ekonomik döngü  gerçek kazanan aktörler hep dış unsurlar ve türlü aracılar. Orta halli  iktisadi yapıda halk ya da esnafça açısından ulaşılabilirlik, alınabilirlik pariteleri ise düşük, hasılı genel  kamu yararına  hakim bir irade yok
 Makine ve  ekipmanlarda ise başta Almaya ve Amerika olmak üzer dış bağımlılık had safhadadır. Ahşap saha kimyaları da aynı şekilde dış bağımlığın başka ana bir kalemidir. Tasarımlar global markalardan ilhamlı ve kahir ekseriyatla kopyala yapıştır cinsidir.
Ahşap sektörünün en önemli hizmet sahası ise yine halktan ziyade yabancıların izzet ve ikram gördüğü  beach, resort, hotel, clup, royal, de lükse, willage isimleri ile maruf  yüzünü ranta  sırtını halka  dönen turizm sektörüdür.
Dünyaya ahşap sanatının zirve  örneklerini yansıtan ona gönlünde edebiyatında en güzel yerleri  paylaşan Anadolu bugün hangi yabancılaşmaya  daha çok üzüleceğini kestiremez durumda.
Şairin Ahşap evim camlarından kızıl biberler sarkan / Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün arkan.. dediği nice nesilleri çivi yaralı, çullu,  kilimli  arustahların da taşıyan  Anadolu evleri bugün ranta teslim. Kadim kültürler  medeniyetleri sinesine beleyen, sınırsız  kardeşliğin adresi coğrafyamız, artık arsız, sahipsiz mülkiyet, sınırsız ve kontrolsüz rantın kurbanı olmuş.
 Üstüne üstlük ismi, cismi yabancılaşmış, tüketici, eritici bir konforizm, adeta  balın içindeki zehir misali, kimi vakit  ahşapla soslu,  kimi vakit teknolojiyle süslü olarak hayatımızı, sonrada  coğrafyamızı popülist duygularla  işgal etmeye devam ediyor. Dün hakça hislerle köylerde dönen ahşap değirmen, resortların bahçesinde bugün Akça histerisiyle ranta dönüyor.
 Sadık yârimiz toprak nasıl ki  sınırsız rantçılığın  tasallutuna kurban gitti ise, tozu, kabuğu, kökü, yaprağı  dahi ekonomiye bereket, en başta sağlık kapısı, dostluk yapısı , sözü, süsü, kokusu,  hatıraları, tabiatla , hayvanatla dostluğu  edebiyata ve kültüre bereket olan ahşabın ,  yapı sahasında  o sıcak ve samimi halinden uzaklaşıp sırtını kültürüne, coğrafyasına halkına dönüp yabancılaşması çok manidardır. Halk kaliteli, işe yarar yapısal ürünlere ya da ahşap ürünlere rahat ulaşamıyor. Ulaşsa da rahat alamıyor. İthalat ve yabancılaşma kemendi hem üretici hem  tüketici boğazına iyice oturmuş durumda.
Yeni bir DÜNYA derdinde olan Yeni TÜRKİYE, bu tabloyu görmeden, neşter vurmadan içtimai ve iktisadi yapının temel taşlarından imari, yapısal sahayı ihya edemeyeceği aşikardır.
Toplumca yaşanılan atomizasyon, yabancılaşma ve erozyon süreçleri halkın ve Hakk’ın arzusuna uygun şekilde Hakça yeniden yapılandırılması elzemdir. Manevi, insani, milli  temellerinden biri dahi eksik olduğunda hukuk nasıl Hakkaniyetsizleşirse, MANEVİ, İNSANİ, MİLLİ  umur ve umutları zayıf, dostluk, gönüllülük, işbirliği ruhundan  uzak kalmış kişi, kurum ve sektörlerde varlığının gereğini yapamaz, halkına değer katamaz, çalışanlarına dahi bereket, huzur vermez.
  İpleri global patronların elinde, kaderi onların vicdanlarına bağlı olan tüm sahalar içinde ahşap sahası da olmak üzere ne insanımıza ülkemize samimi, adil ve uzun soluklu değer katmaktan uzaklaşır. İnsanına olduğu gibi insanlığa da değer vermez üstelik, dünya ekolojik mirasını bir mirasyedi gibi sinsi sinsi tüketir.
Yeni Dünyayı DOST ruhlu insanlar, teşekküller ve ülkeler kuracak. Yeni TÜRKİYE halk ve Hakk ile DOST, hakça işler derdinde olanlarca ihya edilecek. Ufuktaki Yeni TÜRKİYE bölen, ayrıştıran tüm KİST ik unsurlara karşı kişi kişi, kurum kurum, saha saha, sektör sektör  DOSTLUK GÖNÜLLÜK ve İŞBİRLİĞİ ruhunu inşa, ihya  ve tahkim ederek  tesis olunacak.
Sporu “Spor DOSTLARI”, Gıdayı “Gıda DOSTLARI”..Sanatı “Sanat DOSTLARI”, Ahşabı da “Ahşap DOSTLARI” ihya ve inşa edecekler. Gözüne Dolar işareti yansımayan safi GÖNÜLLÜLER, Anadolu’nun mahir, ehil, liyakatli çocukları DOST luk ruhuyla bereketli, hayırlı, faydalı, güzel ve iyiye dair her sahada her dairede HERŞEYE RAĞMEN buluşacaklar.
 Tespit ve değerlendirmemi Hoca Nasreddin’in bakışı ile tamamlıyorum..; un, yağ, şeker, tava, ateş var..  üstelik helvaya sadece Hocanın değil bu kez herkesin  ihtiyaç var.. yeni Türkiye, yeniden imar için, medeni mirasın şuurunda olan mimarlıktan sanata, sağlıktan spora, gıdadan ziraate her sahanın ruhunu tanımlayan, akit ve teminat haline getiren  yeni ve YÖNDER bir ANAYASA için daha ne DURUYOR ? Neyi BEKLİYORUZ ? Muhalefet niçin TERAKKİ (yükseliş) değil de TAHRİBAT peşinde

Alper BAY  / Mimar